Sıkça Sorulan Sorular
Somon DNA Hakkında Mitler ve Gerçekler
Somon DNA aşısı, adını elde edildiği kaynaktan alır ve tıbbi olarak polinükleotid (PDRN) olarak adlandırılır. DNA aşısı, cilde ışıltı ve yenilik kazandıran bir biyomoleküldür. İlk kez 2013 yılında Optimus Medikal tarafından Türkiye’de tanıtılmıştır.
1958 yılından itibaren yara iyileşme tedavilerinde kullanılan somon DNA, günümüzde estetik ve kozmetik alanında güçlü bir yenileyici olarak tercih edilmektedir. İnsan cildine en yakın DNA yapısına sahip olan somon balığından elde edilir ve cildi onarma, gençleştirme amacıyla kullanılır.
Gerçek somon DNA, vahşi kırmızı alabalık veya çiftlik somonlarının gonadlarından elde edilir. Sağlık Bakanlığı onaylı tesislerde üretilen ürünler, yüksek saflaştırma süreçlerinden geçirilerek alerjik reaksiyon riskini minimuma indirir.
Polinükleotid molekülleri, DNA hasarlarını onararak cilt yaşlanmasını geciktirir. Ayrıca su tutma kapasitesini artırır, kollajen ve elastin üretimini destekler, serbest radikalleri nötralize eder ve yeni kan damarlarının oluşumunu teşvik eder.
Somon DNA, fibroblast gelişimini destekleyerek cilt yenilenmesini sağlar. Yüksek molekül ağırlıklı formları ile cildin daha derin katmanlarında kolajen bantlarını onarır. Ayrıca cilt lekelerini azaltır, cilde nem ve elastikiyet kazandırır.
Somon DNA tedavisi, her cilt tipine uygun protokollerle kişiye özel olarak uygulanabilir. İhtiyaca göre düşük veya yüksek molekül ağırlıklı formlar tercih edilir.
Botoks, kas hareketlerini geçici olarak durdurarak kırışıklıkları azaltırken; Somon DNA cilt hücrelerini yenileyerek cilt kalitesini artırır ve doğal gençleşme sağlar.
İşlem öncesi anestezik kremlerle ağrı minimuma indirilmektedir. Uygulama sonrası ciddi bir yan etki görülmez ve sivilce oluşumuna neden olmaz.
Biorevitalizan formlar yılda 2 defa 3-4 seans uygulanır. Mezoterapi formlarında ise yılda 2 defa 4-6 seans önerilmektedir. Düzenli uygulama, etkinin uzun süreli olmasını sağlar.
Ergenlik sonrası cilt ihtiyacına göre her yaş grubuna uygulanabilir. Özellikle yaşlanma etkilerinin başladığı dönemlerde tedavi etkinliği artar.
İki ürünün içeriği aynıdır ancak oranları farklıdır. Newest One 8 mg/ampul formundayken, Newest 40 mg hazır şırınga şeklindedir. Her iki üründe de PDRN, hyaluronik asit ve mannitol bulunur.
Plinest, 35 yaş üstü ve fotolojik hasarı yüksek hastalar için uygundur. Plinest One ise genç hastalar veya vücut uygulamaları için tercih edilir.
Newest, polinükleotid ve yüksek molekül ağırlıklı hyaluronik asit içerdiği için nem, sıkılaşma ve anti-aging amaçlı kullanılır. Leke tedavilerinde ve yaşlanma karşıtı uygulamalarda etkilidir.
Mastelli, polinükleotid molekülünün mucididir ve patentli üretim teknolojisi ile en saf DNA fraksiyonunu sunar. Klinik çalışmalarda güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmıştır.
Her iki terim de polinükleotid içerikli ürünleri ifade eder. Mastelli ürünleri, klinik olarak kanıtlanmış etkinlik ve güvenilirlik sunar.
Türkiye’de 2013 yılından beri kullanılan somon DNA ürünleri, %90’ın üzerinde hasta memnuniyeti sağlamıştır. Kliniklerde hekimler tarafından sıkça tercih edilmektedir.
Mezoterapi ile İlgili Bilinmesi Gerekenler
Mezoterapi, cilt altına vitamin, mineral, aminoasit ve diğer aktif maddelerin mikroenjeksiyon yöntemiyle uygulanmasıdır. Cilt yenileme, nemlendirme, leke tedavisi ve saç dökülmesini önleme gibi pek çok alanda kullanılır.
- Cilt kuruluğu ve nem kaybı
- Leke ve ton eşitsizlikleri
- İnce çizgiler ve elastikiyet kaybı
- Saç dökülmesi
- Göz altı morlukları ve torbaları
- Vücut çatlakları ve selülit
- Uygulama öncesi anestezik krem kullanıldığı için genellikle minimal düzeyde bir rahatsızlık hissedilir. İşlem kısa sürede tamamlanır ve çoğu hasta konforlu bir deneyim yaşar.
İlk uygulamadan itibaren ciltte nem artışı ve canlanma fark edilebilir. Kalıcı sonuçlar için genellikle 3–6 seans önerilir. Tedaviye verilen bireysel yanıt kişiden kişiye değişebilir.
- Uygulama sonrası 24 saat boyunca makyaj yapılmamalıdır.
- Cilt güneşten korunmalı, solaryum ve buhar banyosundan kaçınılmalıdır.
- Doktorun önerdiği bakım ürünleriyle destek sağlanmalıdır.
Doğru ürün ve profesyonel uygulamayla yapıldığında mezoterapi oldukça güvenlidir. Hafif kızarıklık, morarma veya hassasiyet geçici ve normal reaksiyonlardır.
- Hamilelik ve emzirme dönemindekilere
- Kan pıhtılaşma problemi olanlara
- Enfeksiyon ya da açık yara bulunan bölgelere
- Otoimmün hastalığı olan kişilere uygulanması önerilmez.
Mezoterapi etkileri, yaşam tarzına ve cilt yapısına bağlı olarak değişiklik gösterir. Düzenli kürler ve bakım ile uzun süreli sonuçlar elde edilebilir.
